Yeni güne son iki dakika kala başlıyorum bu satırları yazmaya. Yorgun bir beden ve aldığı nefesi hissedebilen bir ruh ile... İlginç bir başlangıç sanırım. Belki de ilk olarak 3 yıldır nerelerde olduğumu açıklamam gerekiyordu. Ama inanın açıklama yapmak hiç içimden gelmiyor. Kısaca zor zamanlar geçirdim, bir ara bloga erişim sağlayamadım falan filan. Öyle işte. Şimdi yeniden klavyemin başındayım. Yoruluyor insan. Çok düşünmekten ve belki de bazı şeyleri gereğinden fazla hissetmekten... Hayata eşit şartlarda başlayamamaktan... Farklı kulvarlarda yarışılmasına rağmen değerlendirmenin tek standart üzerinden yapılmasından... Hak ettiğini düşündüğü gibi olamamaktan belki de, bilmiyorum. Kafam öylesine karışık ki. Yazmanın beni biraz toparlayabileceğini düşündüm. Hayatta en değerli ve yeri doldurulamaz şey sevgi. Onsuz yaşayamam dediğim varlık. Dünya üzerinde yaşanan tüm sorunların temelinde bir yerlerde sevgi eksikliğinin yattığını düşünüyorum. Birileri yeterince sevilmemiş, çocukken hiç...
Acemi bir yazarın kaleminden dökülenler... Konuşmayı seven ama bazı şeyleri konuşmayı değil de yazmayı seven tipik sahaf müşterisi. Okur, yazar, gezer ama en çok da konuşur:)) Yorumlarınızla gelişmeme yardımcı olunuz lütfen. Shakespeare ve Nazım Hikmet kardeşliğinde güneşli günler dilerim...