Ana içeriğe atla

Korku ve Cesaret


                                         

   Başarıya ulaşmak için korkularınızı yenmelisiniz denilir hep.Evet,bu bir dereceye kadar doğrudur da.Korkunun fazlası başarıyı engeller.Başarısızlığı da engeller belki ama başarmak için başarısızlık da gereklidir.

   Başarmak için önce başarısız olmalısınız.Ne kadar çok hata yaparsanız o kadar çok şey başarırsınız.

   Başarısızlıklar ve hatalar,başarı için gerekli olan tecrübeyi sağlarlar aslında.Nietzsche ne diyor; Uçmayı istiyorsan düşmeyi bileceksin.

   Aynen öyle.Başarmak istiyorsanız hata yapmaktan korkmayacaksınız.Başarının yolunda hata yapmak da bir adımdır.Oysa bizler hata yapma korkusuyla,olduğumuz yerde saymayı da bir başarı kabul ederiz.Böyle yaparak sadece kendimizi kandırmıyoruz.Aslında bizden çok daha geride olan insanların sırf cesaretleri sayesinde hayat yarışını kazanmalarına sebep oluyoruz.Bu nedenle o gereksiz korkularımızdan hemen vazgeçmeliyiz. 

     Ama tabi ki de korkularımızın hepsinden  kurtulmalıyız demiyorum.Korku gereklidir,cesaretin fazlasını almak için.Korkularımız aşırıya kaçmadığı ve bizim yolumuzu kapamadıkları sürece bizi tehlikelerden korurlar.Ama elbette cesaret de gereklidir,korkunun fazlasını almak için.

    Yani korku ve cesaret birbirlerinin karşıtı değillerdir.Aslında korku ve cesaret birbirlerini tamamlar.Korku ve cesaretten biri olmadığında diğeri de bir işe yaramıyor demektir.İşe yaramayı bir kenara bırakın,size oldukça büyük zararlar verebilirler.

    Cesaret bizi arkamızdan ittirerek başarıya ulaştırır.Umudumuz onun bizi arkamızdan ittirerek başarıya ulaştırmasına izin vermemizi sağlar.Korku ise başarıya giden yol üzerinde tehlike göründüğünde hemen bizi güvenli bölgeye taşır.Bunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz;

     Bir uçurum düşünün.Uçurumun çok yakınında ise  bir pınar var.Suyu berrak,soğuk ve tatlı mı tatlı.Bu pınar başarıyı temsil ediyor.3 tane de insan düşünün.Biri korku,biri cesaret ve diğeri de sizsiniz.

      Siz çölden geliyorsunuz.Çok susamışsınız.Hemen bir su kaynağı bulamaz iseniz öleceksiniz.Sizin ile pınar arasındaki yol başarıya giden yolu temsil ediyor.İçinizde bir umut var oraya ulaşacağınıza dair.Fakat biraz da yardıma ihtiyacınız var.Bunun üzerine cesaret devreye giriyor ve de sizi arkanızdan ittiriyor.İçinizde umut da olduğu için cesaretin sizi götürmesine izin veriyorsunuz.Bir süre böyle gidiyorsunuz.Pınara ve dolayısıyla uçuruma da oldukça yaklaştınız.Birkaç adım daha atarsanız uçurumdan aşağıya düşeceksiniz.Fakat cesaret sizi hala ittirmeye devam ediyor.Ona engel olamıyorsunuz.(Yani korkuyorsunuz)

     Bunun üzerine deminden beri yavaşça sizi takip eden korku hemen devreye giriyor.Koşarak sizi durduruyor.Şimdi sıranın kendisine geldiğini söyleyerek cesaretin sizi ittirmesine engel oluyor.

     Omuzlarınızdan sıkıca tutuyor ve yönünüzü pınara yani başarıya doğru çeviriyor.Ardından cesaret ve korku bir olup sizi hızla ittirmeye başlıyorlar.Ve de çok kısa bir süre içerisinde pınara yani başarıya ulaşıyorsunuz.Pınarın o güzel mi güzel suyundan kana kana içiyorsunuz.

    Korkunuzun ve cesaretinizin işbirliği yaparak çalışması sayesinde siz başardınız.Pınara ulaşarak susuzluktan kurtuldunuz,artık ölmeyeceksiniz.Siz artık başarmış bir insansınız.Korkunuzu ve cesaretinizi bir bütün halinde kullanmanız sayesinde başarmış bir insan...

                                                                      ELİF EBRAR YILMAZ
      

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sen, Sen Olduğun İçin Değerlisin :)

Arkadaşlık konusunda düşündüğüm kadar başarılı olmadığımı daha yeni yeni anlıyorum. Belki de suç bende değil arkadaşlık kavramının değişen formundadır. Bazı şeylerin artık olması gerektiği gibi olmamasıdır mesele. İyi bir sırdaş olmanın artık tek başına dost olmaya yetmemesidir belki de sorun...    İnsanlarla dost olabilmek için yalnızca sırlarını tutmak, iyi ve kötü günlerinde yanlarında olmaya çalışmak değil onlarla aynı şeylere gülmek, aynı zevklere sahip olmak ve aynı doğrulara inanmak gerekiyor artık. Bu da bence kişinin kendi benliğini yitirmesiyle eş değer. Topluluklar arasında yalnız kalmaktansa kendi içinde kaybolmayı yeğliyor günümüz insanlarının çoğu.     Son durumda kişisel düşünceler kaybolarak yerini kitlesel düşüncelere bırakıyor. Ve herkesin aynı şeyi düşündüğü bir insan topluluğu çıkıyor meydana. Hiçbir farklılık, hiçbir farklı renk yok artık. Tartışma denen şey yok olmuş, aynı şeyleri düşünen insanlar birbirleriyle neyi tart...

TÖVBE ŞARKISI

Çok sevdiğim bir şarkının sözlerini sizlerle paylaşmak istedim.Söz yazarı Ercan Turgut.Ben en çok seksenler dizisinin oyuncularından Serhat Kılıç'ın (Ergun Plak) sesiyle beğeniyorum.Bakalım siz beğenecek misiniz? Tövbe Dudak bükerim sensizliğime Dökerim içtiğim kadehler kadar Yalnızlığımın gözyaşlarını Anımsarım her an yalvarışını. Gözümden gitmiyor güzel gözlerin Uzaktayken bilsen nasıl özlerim. Bir daha mı tövbe aşık olamam Bir daha mı tövbe hayal kuramam. Ölmeyen aşk bu mu çok acı çektim Ben seni bulduğum gün kaybettim. Solmayan gül bu mu aradım durdum Ben seni koklamadan soldurdum Gözümden gitmiyor güzel gözlerin Uzaktayken bilsen nasıl özlerim Bir daha mı tövbe aşık olamam Bir daha mı tövbe hayal kuramam. Not:Videosunu paylaşmaya çalışacağım.Bakalım becerebilecek miyim?Beceremez isem internetten bulursunuz zaten.

Düşünmenin Suç Olmadığı Bir Dünya Kurulur Mu Dersin?*

İzlemekte geç kaldığım bir film... 2007 yapım "Mavi Gözlü Dev"... Yetkin Dikinciler'in zaten halihazırda epey benziyorken biraz makyaj yardımıyla Yaşayan Nazım olduğu film... O şahane dizeleri bir de onun güzel yorumundan dinlemek... Dolunay Soysert'in kafamdaki Piraye kavramına birebir uyması... Özge Özberk'e Münevver ismini her duyduğumda duyduğum gıcıklığı duyabilmem... Nazım Hikmet ve ailesi hakkında birçok kitap okudum. Genco Erkal gibi isimlerden şiirlerini dinledim. Paraya kıyıp Yapı Kredi Yayınlarının özel olarak hazırladığı orijinal Nazım Hikmet şiir kayıtları ve şiir kitapları setini aldım. Kısaca Nazım benim için hep özel oldu. Hayatının her detayını bilmek için uğraştım yıllarca. Şiirlerinin gerçek manasını anlayabilmek adına... Çoğu insan okuduğu şiiri kendine göre yorumlar. Bundandır şiirin her insanda farklı hisler uyandırabilme gücü. "... Kalbimin kızıl saçlı bacısı..." dizesi kimisinde derin bir aşkla tebessüm uyandırır kimisinde ...